Fransız öpücüğü

Fransız öpücüğü

Son günlerde Türkiye ve Fransa ilişkilerinde büyük bir gerginlik yaşanıyor. Fransa nın Ermeni iddialarını iç politika malzemesi yapması ve düşünce özgürlüğü önüne inanılmaz bir sınırlama getirmeye çalışması, Avrupa idealinin geleceği açısından kaygı verici bir gelişme olarak gündeme oturmuştur.Fransa da demokrasi açısından kaygı verici gelişmeler yaşanması yeni bir olay değil. Elbette ki, Fransa nın Türkiye ile ilişkilerini gerginleştirmesini, yalnızca iç politika sorunları ile açıklamak yanıltıcı olabilir. Ancak, bu nedenlerin başında iç politika sorunlarının geldiği de bir gerçektir.Fransa üzerine ekonomik, sosyal ve siyasal bazı gözlemler yapmak, Fransa nın ne yapmak istediğini anlamak bakımından çok yararlı olabilir.Yaklaşık 60 milyon nüfusa sahip olan Fransa, 2 trilyon dolar dolayında Gayrı Safi Milli Hasılaya sahip ve kişi başına milli gelirin 35 bin dolar civarında olduğu gelişmiş bir Avrupa ülkesidir. Fransa ekonomisi, yaklaşık olarak 450 milyar dolar ihracat yapıp 480 milyar dolar dolayında ithalat gerçekleştirmektedir. Türkiye ve Fransız ekonomik ilişkilerinde önemli bir yeri, tanınmış bazı Fransız şirketlerinin ülkemizdeki faaliyetleri oluşturmaktadır. Bunlar arasında Banque Nationale de Paris?BNP, Crédit Lyonnais, Assurance Générale de France?AGF; Axa, GAN International, Carrefour, Promodès, Elf Aquitaine, Total, Renault ve Peugeot gibi büyük Fransız şirketleri bulunmaktadır.Fransa ile ekonomik ilişkilerimize baktığımızda, oratada abartılacak rakamların olmadığı göze çarpar. Fransa ya ihraç ettiğimiz başlıca mal grupları, kara ulaşım araçları, tekstil ürünleri, tarım ürünleri, elektrikli makina ve cihazlar ile haberleşme cihazlarıdır. İthal ettiğimiz mal grupları arasında ise kara ulaşım araçları, elektrikli makina ve cihazlar, demir ve çelik ürünleri, vitamin ve ilaçlar, makina ve cihazlar, plastik mamülleri, enerji üreten makina ve cihazlar bulunmaktadır. 2005 yılının Ocak ve Mayıs ayları arasında Fransa ya 1.6 milyar dolar ihracat gerçekleştiren Türkiye, Fransa dan 2.3 milyar dolar değerinde mal ithal etmiştir. Görülüyor ki, 2005 in ilk 5 ayında Fransa ile dış ticaret dengemizde 700 milyon dolar Fransa lehine açık bulunmaktadır. Türkiye ile ihracatın, Fransa nın genel ihracatı içindeki payı % 1.3, Türkiye den ithalatın Fransa nın genel ithalatı içindeki payı ise % 0.8 dir. Bu rakamlar, Fransa için büyük bir ekonomik değer olmadığımız sonucunu ortaya koymaktadır.Sonuç olarak, Fransa ile Türkiye arasında ekonomik ilişkilere bakıldığında, iki ülkenin de birbirine muhtaç durumda olmadığı görülecektir. Bu durum, Fransa nın Türkiye ile ilgili sorunları iç politika malzemesi yapabilmesine olanak tanımaktadır.Fransa ile Türkiye arasındaki gergin ilişkilerin neden iç politika malzemesi yapıldığına gelince, burada karşımıza, Fransa da yükselen aşırı milliyetçilik ve ırkçı hareketler çıkar. Son günlerde bazı Avrupa ülkelerinde özellikle genç kuşaklar arasında hızla yaygınlaşan yabancı düşmanlığı, ekonomik sorunlar ve özellikle işsizlik sorunundan kaynaklanmakta olup özellikle işsiz genç nüfus, göçmen işçilere tepki duymaya ve buna yönelik siyasal hareketleri desteklemeye başlamıştır. Göçmen işçi karşıtlığı üzerinde politika yapan siyasal oluşumların siyasal partilere dönüşmesi ile sağ kanat içinde yer aramaya çalışan bu oluşumların kendilerini farklılaştırmak amacıyla daha tutucu değerleri savunduğu ve etnik milliyetçilik çizgisinde iç siyaset yaptıkları görülmektedir. Zaman içinde siyasal güç kazanan bu hareketler, faşist ideolojiye yakın söylemlerde bulunan devamlı hareketlere ve siyasal partilere dönüşmektedir. Bu siyasal partiler, ülke içinde yabancı düşmanlığı ile beslenen, göçmen işçilere karşı milliyetçi söylemler dile getiren ırkçı hareketlere dönüşmüşlerdir. Bu hareketler arasındaki Fransa da Jean Mari Le Pen liderliğindeki Front National, yabancılar, Yahudi ve Arap düşmanlığı üzerine kurulan politikası ile Fransa daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yabancıların yoğunlukta bölgelerde Jospin ve Chirac ı geride bırakarak ülke genelinde 5 milyona yakın oy oranına ulaşmayı başarmıştır.Gerçekten de Fransa, faşist hareketin gelişmesinin en büyük ve ürkütücü örneklerinden birisidir. Avrupa nın göbeğindeki uygarlık ve demokrasi örneği, 1986 yılında yaklaşık % 10 olan ırkçı parti oyları, 1993 de % 12.4 e ve 1997 de ise %14.9 dolaylarına çıkmıştır. 2002 Cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tura kalarak sürpriz yapan ve ülke genelinde 5 milyon oy alan Le Pen liderliğindeki faşist hareket, Avrupa uygarlık projesi için en büyük tehditlerden birisi olarak karşımızda durmaktadır. Fransız ırkçı Front National (FN) hareketi, 1997 parlamento seçimlerinde yaklaşık % 15 olan oy oranını, 2002 de % 11.3 e düşürmüş olsa da,  Le Pen in Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki performansı, Fransa da faşist hareketin gücünü koruduğunu gösteren en ciddi delili oluşturmaktadır.Bugün Fransa, hızla yükselen yabancı düşmanlığı ile yeni faşist hareketlere ev sahipliği yapmaktadır. Birçok Avrupa ülkesinde Pakistanlılara, diğer Asyalılara, Türklere, Araplara, Afrikalılara ve diğer bölge ve ülkelerden gelen göçmen işçilere karşı gelişen düşmanca ve ırkçı saldırılar ve eylemler, Avrupa nın faşist hareketlere teslim olmak üzere olduğunun işaretleridir. Özellikle AB genişleme sürecine tepkinin ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile beslenmesi ve başarı kazanması, Avrupa yı bekleyen Avrupa faşizm tehlikesine vurgu yapmamızı gerektirecek kadar ciddi ve yaşamsal bir sorundur. Eski CIA ajanı Philip Agee, Avrupa da Faşizmin yeniden ortaya çıkışı ve bunun Amerika nın savaş sonrası izlediği politikalarla ilişkisini incelediği kitabında ilginç gözlemler bulunmaktadır. Agee, Avrupa ve eski sosyalist ülkelerde faşist hareketlerin yükseldiğinin altını çizip Fransa da Araplar ile Türklere karşı düşmanlığın oluştuğu ve faşist hareketleri besleyen yeni bir retoriğin ortaya çıktığından söz etmektedir.Sonuç olarak denebilir ki, Türkiye ile Fransa ilişkilerini, ekonomik nedenlerden çok, Fransız iç siyasetindeki yukarıda kısaca açıkladığımız gelişmeler ile açıklamak daha doğru olacaktır.

11 Eki 2006 - 07:05 - Gündem


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Milli Gazete Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Milli Gazete hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) tarafından servis edilen tüm haberler Milli Gazete editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Milli Gazete değil haberi geçen ajanstır.



Şehir Markaları

Siz de şehir markaları arasındaki yerinizi mutlaka alın...

+90 (212) 697 10 00
Reklam bilgi


Anket Asgari ücret 2 bin 825 TL oldu! Zamdan memnun musunuz?