JavaScript is turned off in your web browser. Turn it on to take full advantage of this app. gazete duvar gazete duvar gazete duvar Open ____________________ ARA * facebook * twitter open * ANA SAYFA * FORUM * POLİTİKA * SPOR * BİLİM * SAĞLIK * EKONOMİ * SİNEMA * TEKNOLOJİ * DERGİ * ANALİZ * BİLİM * DERGİ * DÜNYA * DÜNYA FORUM * EKONOMİ * FORUM * GALERİ * GÜNDEM * GÜNÜN KARİKATÜRÜ * HAYAT * KÜLTÜR-SANAT * KİTAP * POLİTİKA * SAĞLIK * SEYAHAT * SPOR * SİNEMA * TEKNOLOJİ * TÜRKİYE * VİDEO * YAZARLAR * YENİ ÇIKAN KİTAPLAR Ana Sayfa Yazarlar [INS: :INS] [INS: :INS] [INS: :INS] Geç kapitalizmin geç proleterleri Çoğunlukla İstanbul’dan geliyorlar. Eğlenmek ve dinlenmek için çok paraları ancak az zamanları var. Bu yüzden çok aceleci ve çok saldırganlar. Eğlence ve dinlenmenin kendisinden çok düşüncesi onları meşgul ediyor. Yola çıkmadan önce görülecek yerler, gidilecek restoranlar, yenilecek yemekler ve hatta fotoğraf çekilecek noktalar belirleniyor. Turistik bir geziden beklenen yeni bir şey görme, bir mekânı keşfetmenin heyecanı tamamen ortadan kalkmış durumda. Genç bir kadın, plajda dinlenirken sosyal medya durumunu güncelliyor... * Paylaş * * * * * * 07 Eyl 2018 (Son Güncelleme 01:00) Aslıhan Aykaç Yanardağ* Bir yaz sezonunun daha sonuna geldik. Eylül ayına girilmesiyle birlikte kıyı kentleri adeta terk edildi, yıllık geçimini yaz sezonunda çıkarmaya çalışan esnaf kepenkleri indirdi, sokaklar yaz için alınıp giderken geride bırakılan köpeklere kaldı. Oysa dokuz günlük bayram tatilinde ülke nüfusunun üçte birinden fazlası milyonlarca araç içinde yollara döküldü, trafikte oluşan uzun konvoylar, kazalarda ölen yüzden fazla kişi ve yüzlerce yaralı bayramın acı bilançosu oldu. Turizm merkezi olan kıyı kentlerine gelen ziyaretçiler yerleşik nüfusun katlarıyla ifade edilirken, taşıma kapasitesinin çok üstünde sayılara ulaşan kitleler parklarda ve plajlarda konaklamak zorunda kaldı. Uzun sözün kısası, tatil eziyete döndü. Peki insanlar neden bu eziyete ve bunca zorluğa rağmen yine de yollara dökülüyor, bir yer bildirimi, bir selfie uğruna nelere katlanıyor? Bu turist istilasında hâkim bir turist profili belirgin bir biçimde öne çıkıyor. Çoğunlukla İstanbul’dan geliyorlar. Eğlenmek ve dinlenmek için çok paraları ancak az zamanları var. Bu yüzden çok aceleci ve çok saldırganlar. Eğlence ve dinlenmenin kendisinden çok düşüncesi onları meşgul ediyor. Yola çıkmadan önce görülecek yerler, gidilecek restoranlar, yenilecek yemekler ve hatta fotoğraf çekilecek noktalar belirleniyor. Turistik bir geziden beklenen yeni bir şey görme, bir mekânı keşfetmenin heyecanı tamamen ortadan kalkmış durumda. Her türlü yüksek teknoloji donanıma sahipler, telefonlarında her türlü yeme-içme, konaklama, eğlence uygulaması mevcut, bir dakikalarının dahi boş geçmesine, kayıtsız kalmasına tahammülleri yok. Gittikleri yerde otantik bir deneyim aramak yerine, rekreasyon alışkanlıklarını sürdürecekleri bir altyapı bekliyorlar. Çoğu zaman gittikleri yeri tanımak ve mekânın ruhuna, ritmine uymak yerine şehrin telaşını ve hızını yanlarında getiriyorlar. [INS: :INS] Sınıfsal olarak bakıldığında bu turistlerin büyük bir çoğunluğunu geç proleterler olarak tanımlanabilir. Geç kapitalizm, birikim tıkanıklığıyla karşı karşıya kalan erken kapitalist ülkelerine yatırımlarını az gelişmiş bölgelere, yeni pazarlara, yeni ve ucuz kaynaklara doğru yöneltmesiyle ortaya çıkan yeni bir kapitalist döngüyü ifade eder. Böyle bir geçiş, kapitalizmin yayıldığı alanlarda yeni metalaşma süreçlerine, yeni proleterleşme aşamalarının ortaya çıkmasına neden olur. Geç proleterler, var olan tarihsel birikimin dışındaki yeni işçileşme sürecinin sonucunda ortaya çıkan grupları kapsar. Medyadaki yaygın ifadesiyle plaza çalışanları, geleneksel işçi sınıfına kıyasla daha eğitimli, görece daha vasıflıdırlar ve hizmet sektöründe çalışırlar. Ancak ne daha modern sektörde çalışıyor olmaları ne de görece yüksek gelir kazanmaları bu kesimi kapitalist üretim ilişkileri içinde ayrıcalıklı bir konuma, bir orta sınıf konumuna yerleştirmez. Orta sınıf illüzyonu, emekçi kitlelerin küçük bir kesimine sermaye sınıfı gibi yaşama imkânı sunarken, büyük bir çoğunluğu da sosyal dışlanmaya, görünmezliğe mahkûm eder. Orta sınıf gerek gelir düzeyiyle gerekse yaşam biçimiyle tanımlansa da bireyin sınıfsal konumu belirleyen kapitalist üretim ilişkilerindeki, piyasadaki konumudur. Kendi hesabına çalışacak sermayeden yoksun, üstlerinin denetimine tabi olan ve işsiz kaldığında piyasadaki tüm varlığını ve ayrıcalıklarını kaybeden herkes işçidir. Yüksek tüketim profilinden, isimlerin önüne gelen unvanlardan, modern yaşam tarzından ayrıcalıklı bir sınıfsal konumu ummak yabancılaşmanın başka bir biçimidir. Tatil tercihlerine benzer bir yaşam tarzı anlayışını ve tüketim davranışını gündelik hayatın diğer alanlarında da görülüyor. Burada en belirleyici unsur, yaşam tarzı inşasının çoğunlukla piyasaya bağlı olarak ortaya çıkması, yaşamsal tercihlerin ancak ve ancak bir parasal ilişki sonucu ortaya çıktığında anlam kazanmasıdır. Örneğin spor yapmak için yürüyüş veya koşu yapmak yerine spor salonlarına üye olmak, sağlıklı yaşamak için ekolojik pazarları tercih etmek, turşu kurmak için fermantasyon atölyesine, kışlık domates hazırlamak için salça atölyesine gitmek gibi tercihler yaygınlaşıyor. Daha da ötesi, piyasaya bağımlı yaşam tarzı inşası çocukların hayatında da belirleyici oluyor. Çocuklar kurstan kursa koşuyor, her birinden bir Fazıl Say, bir Roger Federer, bir Michael Phelps olması bekleniyor. Çocuklar artık sokakta oynamıyor, onun yerine oyun gruplarına, çocuk atölyelerine yazdırılıyor. Yaşamın tüm kendiliğindenliği metalaşmanın derin nüfuzu sayesinde ortadan kayboluyor. [INS: :INS] Sanayi Devrimi sürecinde kitlesel proleterleşmenin ve seri üretime dayalı üretim sisteminde zamanın belli dilimler halinde düzenlenmesinin önemli sonuçlarından biri kitle turizminin ortaya çıkışı oldu. Çalışma ve uykuya ayrılan saatler dışında günün kalan kısmı emeğin kendini yeniden üretimi için ayrılırken, hafta sonu tatilleri ve tam zamanlı çalışanların yıllık izinleri bu yeniden üretim sürecinin daha büyük parçalarını oluşturdu. İşçi sınıfı, emeğini satarak kazandığı gelirle piyasadan birtakım mallar ve hizmet satın alırken, aynı zamanda kendine has bir kültür, bir davranış biçimi, tüketim alışkanlığı inşa eder. Çalışma hayatındaki deneyimler kadar bu deneyimlerin toplumsal ilişkilere yansımaları, yeni toplumsal kategorilerin ortaya çıkmasına yol açar. Kitle turizmi, deniz-kum-güneş temelli tatil anlayışı, bir turizm mekanının ortaya çıkışı böyle bir yansımanın ürünüdür. İngiltere’de Blackpool, ABD’de özellikle İşçi sınıfının yoğun olduğu New York’ta Coney Island ve New Jersey’de Jersey Shore, işçi sınıfı oluşumuyla paralel bir gelişme gösteren turizm alanları olarak öne çıktı. Türkiye’de kitle turizmi neoliberal küreselleşmeyle uyumlu olarak 1980 sonrası gelişme gösterdi ve yeni işçi sınıfının istilası önce Bodrum ve Marmaris’i, sonra Kuşadası’nı tüketti. Türkiye’nin tarihsel olarak kapitalizme geç eklemlenmesi, sanayi kapitalizmini de yine gecikmeli olarak ve devlet eliyle, tepeden inme bir biçimde gerçekleştirme çabaları işçi sınıfı oluşumunda kendi özgü bir yapının ortaya çıkmasına neden oldu. Benzer durumdaki geç kapitalist ülkelerde de işçi sınıfı meselesi ulus inşası, milli ekonomi ve sanayileşme gibi büyük hedeflerin gölgesinde kalırken, işçi sınıfı, varlığı ve hakları ulusal çıkarlar karşısında ertelenen ve ötelenen bir konu oldu. Neoliberal küreselleşmeyle birlikte Türkiye dünya ekonomisine ucuz emek kaynağı sağlayarak eklemlendi. İşçi sınıfını oluşturan kitleler, doğrudan yabancı sermaye yatırımlarıyla gelen yabancı şirketlerde, çok uluslu şirketlerin fason üretiminde ve küresel ekonomiyi ayakta tutan satış, pazarlama, finans gibi işletme hizmetlerinde istihdam edilmeye başladı. Hizmet sektörü çalışanları, fabrika çalışanlarına kıyasla kol gücü yerine daha çok beyin gücüne dayalı ofis işlerinde çalışıyorlar ve bu ofis işleri için farklı vasıflar edinmeleri gerekiyor. Ekonomik yapıdaki bu değişiklik bireylerin yaşam biçimlerini, tüketim alışkanlıklarını mutlaka değiştiriyor. Ancak bütün bu değişiklikler sınıf yapısının değiştiği, bireyin üretim ilişkilerindeki konumunun değiştiği anlamına gelmez. Kapitalist üretime dayalı sömürü ilişkisi sınıfsal eşitsizliği yeniden ve yeniden üretiyor. Küresel kapitalizmin geç kapitalist ülkelere empoze ettiği orta sınıf illüzyonu, işçi sınıfı için tüketim odaklı bir yükselme arzusu yaratıyor. Görünen o ki, yabancılaşma kapanındaki geç proleterlerin yükselme arzusu ve piyasa bağımlılığı dönüp dolaşıp küresel sermayeye hizmet ediyor. *Doç, Dr., Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü __________________________________________________________________ * Forum kategorimiz çok çeşitli türde içeriğe açıktır. Gazete Duvar'ın editoryal politikasıyla uyumlu olmak zorunda değildir. FORUM Niyazi Kızılyürek anlattı: Neden aday oldum? [10s 33d] Kıbrıs'ta dün bir ilk yaşandı: Rum ana muhalefet partisi AKEL, Avrupa Parlamentosu seçim listesinde bir Kıbrıslı Türk'ü aday gösterdi. Adada iki toplum arasında barış yönündeki çabalarıyla tanınan akademisyen Niyazi Kızılyürek, AKEL'in altı adayından biri seçildi. Kızılyürek, neden aday olduğunu Yeni Düzen gazetesine yazdı. Devlet şirket, Erdoğan CEO [22s 38d] Devleti şirket gibi yönetme isteğinin temel nedeni, özellikle ekonomik kararların tek elden ve çok hızlı biçimde alınmak istenmesi. Bunun başka önemli sonuçları da var. Nitekim yasama işlevsiz hale getirilip bakanlıklar da icra memurluğuna dönüştürüldü. Artık yasalar mecliste değil, doğrudan cumhurbaşkanlığı tarafından çıkarılıyor. Ovacık modeli: 'Tek ilçede sosyalizm' [22s 38d] Ovacık örneğini teorize etmenin, buradan başka yerelliklerde de uygulanabilir bir model çıkarmanın sınırları var. Ovacık’ı adeta “tek ilçede sosyalizm” olarak resmetmeye çalışmak ise, reel sosyalizmin mirasını değersizleştiren, anlamsız bir çaba. ABD İran’a saldırır mı? [1g 4s 23d] ABD’nin 2019’da İran’a bir saldırı düzenlemesini olası kılan nedenler aksi yöndekilerden akla daha yakın ve gerçekçidir. Trump’ın ülke içindeki sıkıntıları artmakta, aleyhindeki soruşturmalar sürmekte, hakkındaki iddialar çoğalmaktadır... Hrant Dink cinayetinden önce neler yaşandı? [1g 22s 38d] Hrant Dink’e yönelik 2004 yılı itibari ile başlayan ve zaman içerisinde ağırlaşan tehdit atmosferinin bulunmasına ve bu tehdit atmosferinin yanı sıra Hrant Dink’in öldürüleceğine dair somut bilgi-istihbarat olmasına rağmen devlet görevlileri tarafından Hrant Dink’e yönelik koruma tedbirleri alınmamış, cinayeti tasarlayan örgüte operasyon yapılamamış ve Hrant Dink’in öldürülmesi olanaklı hale getirilmiştir. Ahmet İsvan: CHP’den onurlu belediyecilik [2g 19s 49d] Ahmet İsvan belediyeciliği Türkiye yerel yönetimler ve demokrasi tarihinin yüz akı sayfalarındadır. 1970’lere damgasını vuran halkçı, halktan yana belediyeciliğin destansı bir örneğidir. Bu belediyecilik gücününü halktan alıp yine halk için kullanan, tutarlı, ciddi ve saydamlığın egemen olduğu bir belediyeciliktir. Ahmet İsvan belediyeciliği, neredeyse tüm ülkeye musallat olmuş ‘çalıyor ama çalışıyor’ belediyeciliğinden çıkabilmenin ipuçlarını ve umudunu da sunuyor bize. Bir robotun hayatı var mıdır? - II [3g 22s 38d] Yapay zeka konusunda eserler veren N. Bostrom, E. Yudkowsky gibi önemli teorisyenlere bakılırsa bilinçli bir robot ile insan etik bakımdan -en azından prensipte- eşit olmalıdır. Ne var ki açıklamaya çalışacağım üzere burada ciddi bir kafa karışıklığı yaşandığını ileri sürebiliriz. Yargı böyle buyurdu: Altı cinayette tetiği çekenler var ama fail yok [3g 22s 38d] Geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi Cindi Altın’ın ailesinin yaptığı başvuruya dair “kabul edilemez” kararı vererek, iç hukuk yollarını tamamen kapattı. Oysa Altın’ı öldürenlerin kullandığı suç aleti silah altı farklı cinayette kullanılmış ve bu devlet tarafından tescillenmiş olmasına rağmen “zaman aşımı” gerekçesiyle cinayeti işleyenler cezasızlıkla ödüllendirildi. Yerel yönetimlerde hak mücadelesi [4g 9s 29d] Kentlinin beklentisini göz önünde bulundururken, yurttaşlar bir bütünlük oluştururlarsa kendi çıkarları çatışmaz. Birilerinin çıkarlarının korunması diğerinin çıkarına zarar verebilir. Burada önemli olan çıkar, özgürlük ve haklar olacaktır. Yerel yönetimlerin asli vazifesi sakıncaları önceden görüp engellemektir. Ovacık Belediyesi'nin öğrettikleri [4g 10s 7d] Dün Ovacık’ta toprağa atılan umut; Artvin’in yaylalarında, Gebze’nin fabrikalarında, İzmir’in gecekondularında, Diyarbakır’ın köylerinde yeşerme potansiyeline sahiptir. Bu tohumu büyütüp umudun mekanlarına dönüştürmek de, seçim tartışmalarına heba edip ezmek de sol kesimlerin seçimidir. Bir robotun hayatı var mıdır? - I [4g 22s 38d] Şu durumda robotların hayatta olduğu fikrine mi sahibiz yoksa hayattan beklentimiz olabilmesi için hayatta olmaya gerek yok mu? Sahi, robotlar hayat sahibi olabilir mi? Peki insan açısından ele alırsak, mesela duyguları olan bir seks robotu ya da kendi iradesi olan bir asker robot yapmak, insanlar açısından sorunlu olmayacak mı? Ulus milliyetçiliğe mahkum mu? [4g 22s 38d] Türk milleti Konya’da, Trabzon’da, Afyon’da, Sinop’ta kaybettiğini Şırnak’ın dağlarında, Diyarbakır’ın sokaklarında, üst akılda, Amerika’da, Suriyelilerde, Afrin’de, Kobani’de bulamaz. Sermayeci ve devletçi politikaların sonucunda yitirdiği öz güvenini ve öz gücünü “hırsızlar” icat ederek, başka halklar üzerinde iktidar kurarak geri kazanamaz. ÇOK OKUNANLAR * Orhan Miroğlu: HDP'nin 2 milyon oyuna talibiz * Ovacık modeli: 'Tek ilçede sosyalizm' * 'Derin devlete benzer bir derin aile var' * Bir pilav tarifi izledim ki... * Şol muhalafatın halları * [INS: :INS] YAZARLAR * Aydın Selcen Aydın Selcen Şol muhalafatın halları * Evren Aybars Evren Aybars Bir pilav tarifi izledim ki... * Evrim Altuğ Evrim Altuğ Tamtakır hayat kasasının sevimli hayaletleri * Metin Yeğin Metin Yeğin CHP bir muhalefet partisi mi? * Murat Meriç Murat Meriç Hrant Dink anısına: Bir şarkılı sesleniş… * Onur Salman Onur Salman Akreditasyon mu? Hiç almayayım canım * VİDEOLAR play Canan Güllü: İstismara af, hamile çocukları artırır! play Bayan Değil Kadın... Aysu Melis Bağlan: Potanın perisi varsa potanın cini de olmalı play Latin Amerika'da 'sağ rüzgar': Bolsonaro Türkiye'de aldığımız nefesi tehdit ediyor! play İYİ Parti adayı sosyal medyada gündem oldu play Sezgin Kaymaz: Bir satır sonrayı merak ettiğim için yazıyorum [INS: :INS] DİĞER VİDEOLAR [INS: :INS] gazete duvar * Künye * E-mail * rss feed * facebook * twitter Gazete Duvar’da yayımlanan yazı, haber ve fotoğrafların her türlü telif hakkı AND Gazetecilik ve Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ye aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilmeden ve link verilmeden iktibas edilemez. * ANALİZ * BİLİM * DERGİ * DÜNYA * DÜNYA FORUM * EKONOMİ * FORUM * GALERİ * GÜNDEM * GÜNÜN KARİKATÜRÜ * HAYAT * KÜLTÜR-SANAT * KİTAP * POLİTİKA * SAĞLIK * SEYAHAT * SPOR * SİNEMA * TEKNOLOJİ * TÜRKİYE * VİDEO * YAZARLAR * YENİ ÇIKAN KİTAPLAR