#Yeni YaÅŸam Gazetesi » beslemesi Su kıtlığı ve açlık İran’dan ‘terörizme destek yasası’ alternate alternate * * Yeni YaÅŸam Gazetesi * Güncel * Kadın * YaÅŸam * Emek-Ekonomi * Politika * Dünya * Kültür * Ekoloji * Karikatür * Yazarlar * Röportaj ____________________ (Submit) Search Yeni YaÅŸam Gazetesi ____________________ (Submit) Search * Güncel * Kadın * YaÅŸam * Emek-Ekonomi * Politika * Dünya * Kültür * Ekoloji * Karikatür * Yazarlar * Röportaj 1. Anasayfa 2. Yazarlar 3. Liberal demokrasinin sonu… Yazarlar Liberal demokrasinin sonu… Fikret BaÅŸkaya Fikret BaÅŸkaya | 09/10/2018 at 08/10/2018 ShareTweet “Batı demokrasisiâ€�, “temsilî demokrasiâ€� veya “liberal demokrasiâ€� de denilenin, yaklaşık 70 yıllık bir geçmiÅŸi var. İki emperyalist savaÅŸ arası dönemde Avrupa’da FaÅŸizm, Nazizm ve türevleri geçerliydi. İkinci emperyalist savaÅŸ sonrasında ezilen ve sömürülen sınıflar lehine bir güç dengesi oluÅŸtu. Sosyal alanda önemli geliÅŸmeler kaydedildi… Artık ‘refah devletinden’, ‘sosyal devletten’, ‘kayırıcı devletten’… söz ediliyordu. Genel bir refah artışı dönemiydi… Politik planda da merkez saÄŸ ve merkez sol partilerin münavebeli iktidarı söz konusuydu… Kitleler genel bir çerçevede sergilenen ‘demokrasi oyununa’ kayda deÄŸer bir itirazda bulunmuyorlardı… Egemenler cephesiyse, liberal demokrasinin etkinliÄŸinden asla şüphe etmiyordu. 1980’lerin sonunda Sovyet sisteminin çöküşüyle de, piyasa ekonomisine ve liberal demokrasiye dayalı sistemin nihai zaferi ilan edilmiÅŸti… Nitekim, hızını alamayan Francis Fukuyama, Tarihin Sonunu ilan etmeye bile cüret etmiÅŸti… Kapitalizmin 1970’li yılların başından itibaren tekrar ‘yapısal krize’ girmesi ve 1980’den itibaren de neoliberal politikaların dayatılması, ‘göreli refah döneminin’ sona erdiÄŸi demeye geliyordu… 1980 sonrası iki on yılda işçiler, emekçiler, mütevazı toplum kesimleri lehine ne kadar kazanım varsa, birer birer tasfiye edildi… İşsizlik ve gelir dağılımı dengesizliÄŸi büyüdü, emekçi toplum kesimlerinin sahnelenen ‘liberal demokrasi oyununa’ itirazları da büyüdü. Sosyal demokrat ve liberal (piyasacı) partilerin al gülüm-ver gülüm oyunu artık inandırıcılığını yitirmiÅŸti… Aslında bu iki düzen partisi arasında kayda deÄŸer bir fark da kalmamıştı… Zira sosyal demokrat partiler de neoliberalizme teslim olmuÅŸlardı. ABD’de Afrika-Amerika kökenli bir baÅŸkanın, Barack Obama’nın baÅŸkan seçilmesi, kitlelerin geçerli iki partili sisteme itirazlarının da bir sonucuydu… Lâkin Obama müesses nizamın adamı olduÄŸunu göstermekte gecikmedi… 2016 seçimlerinde Donald Trump’ın baÅŸkan seçilmesi de mevcut durumdan ÅŸikayetçi kitlelerin tepkisinin sonucuydu… Artık giderek yoksullaÅŸan, geleceksizleÅŸen geniÅŸ kitleler ‘farklı bir yönetime’ olan ihtiyacı dile getiriyorlardı. Elbette Trump da bir oligark ve Cumhuriyetçi Partiliydi ama birincisi, tipik bir Cumhuriyetçi deÄŸildi; ikincisi, söylemleri Cumhuriyetçilerden ve Demokratlardan farklıydı… Etkileyici bir demagog ve sosyal medyayı etkili kullanıyor… Twitter hesabından 53 milyon kiÅŸiye ulaşıyor… Sendikacılar bile ‘orta sınıf’ derken Trump ‘işçi sınıfından’ söz ediyordu… Kitlelerin müesses nizama tepkisini ve memnuniyetsizliÄŸini oya çevirme becerisini gösterebilmiÅŸti… Aslında Trump’a oy verenlerin çoÄŸu daha iyisi olmadığı için, onu “daha az kötüâ€� saydıkları için oy vermiÅŸlerdi… Sol bir alternatif yokluÄŸunda onu ‘ehven-i ÅŸer’ olarak görmüşler veya seçimleri boykot etmiÅŸlerdi… Nitekim, ön seçim aÅŸamasında “sol adayâ€� Bernie Sanders, Hilary Clinton’a karşı Demokrat Parti adayı olarak daha sahneye çıkmadan önce yapılan bir anketin: “BaÅŸkanlık seçimlerinde sosyalist bir baÅŸkan adayına oy verir misiniz?â€� sorusuna, gençlerin %69’u evet demiÅŸti… 69 yaÅŸ üstü seçmenlere de aynı soru sorulmuÅŸ, ankete katılanların %34’ü evet cevabını vermiÅŸti ki, bu %34’lük oran, gençlerin %69’undan daha önemlidir… Esasen hesap ortada. 1945 yılında ABD, dünya üretiminin %50’sini saÄŸlıyordu, bugün oran %20… Neoliberal politikalar ABD’yi ‘sanayisizleÅŸtirdi’, sosyal politikalar tasfiye edildi, iÅŸsizlik arttı, gelir dağılımı dengesizliÄŸi tarihte görülmemiÅŸ boyutlara çıktı… GeniÅŸ kitlelerin yaÅŸam koÅŸulları kötüleÅŸti ve haklı olarak ‘müesses nizamın’ partilerine kitlelerin teveccühü aşındı… Benzer bir durum Avrupa için de geçerli… Avrupa’da insanların kaderi artık kendi parlamentolarında deÄŸil, bir üst kuruluÅŸ olan neoliberalizmin kalesi Avrupa Konseyi’nde belirleniyor… Verdikleri oyun bir karşılığı yok ve ABD’de olduÄŸu gibi Avrupa’da da neoliberal politikalarla sosyal kazanımlar budandı. Nerdeyse her ÅŸey özelleÅŸtirilmiÅŸ durumda… Fransa’da Emmanuel Macron’un baÅŸkan seçilmesi de ABD’den farklı deÄŸil… İngiliz Brexit’i de öyle… Aslında Macaristan’da Victor Orban’ın, Avusturya’nın 32 yaşındaki baÅŸbakanı Sebastian Kurz’un, Türkiye’de Tayyip ErdoÄŸan’nın, vb. iktidar olmaları, doÄŸrudan sol bir alternatif zaafından kaynaklanıyor… Ve liberal demokrasi denilenin yerini baskıcı rejimler alıyor… Esasen doÄŸrusu liberal demokrasi deÄŸil, ‘piyasa demokrasisidir’… Artık hemen her yerde despotizme giden yol aralanmakta.. Basın ve ifade özgürlüğüne savaÅŸ ilan ediliyor, hukuk sistemi aşındırılıyor, yargı iktidarın yargısına dönüşüyor… Bunun anlamı, bir ‘yönetememe krizinin’ ortaya çıkmasıdır. O halde ve haklı olarak, neden böyle bir tablo ortaya çıktı sorusu akla gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıktı çünkü, kapitalizm dahilinde artık sorunları çözme imkânı yok… Zira sistem her seferinde çözdüğünden daha çok sorun yaratıyor. Yeteri kadar verimlilik artışı saÄŸlayamıyor, yeni deÄŸer, ‘fazla deÄŸer’ yaratmakta zorlanıyor. Yeteri kadar büyüyemiyor ve doÄŸası gereÄŸi kapitalizm büyümeden varlığını sürdüremez… Üstelik söz konusu olan sadece ekonomik kriz de deÄŸil. Aynı zamanda finansal kriz, sosyal kriz, politik ve jeopolitik kriz, ekolojik kriz, iklim krizi, enerji krizi, etik krizi, ‘deÄŸerler krizi’ söz konusu ve bunların her biri diÄŸerini azdırıyor… Aslında bu durumu ‘kriz’ karşılamıyor. Bu bir çöküş halidir ki, bir sosyal sistem söz konusu olduÄŸunda çöküş, anlık bir ÅŸey deÄŸil, zamana yayılmış bir süreç, bir eÄŸilim olarak tezahür eder… Bu da, artık geride kalan dönemde geçerli yaklaşımların, politika yapma yöntem ve araçlarının, ‘müesses nizamın’ siyasi partilerinin, vb. iÅŸlevsizleÅŸtiÄŸi anlamına gelir. O halde vakitlice verili durumu aÅŸmak üzere harekete geçmekten baÅŸka çare yok… * PaylaÅŸ: * * * * * Fikret BaÅŸkaya Fikret BaÅŸkaya Previous Post Next Post DiÄŸer BaÅŸlıklar İçeriden İzmir-Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi İçeriden - 20/01/2019 İzmir-Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi’nin Aralık 2018’e ait hak ihlalleri raporunda ÅŸunlar belirtiliyor: Silivri Kapalı Cezaevi’nden 3 Aralık 2018… Arif Altan Herkesten alacaklı Arif Altan - 20/01/2019 Her ÅŸeyin çabucak olup bittiÄŸi bir dünya. Zamanın hükümran sesi baÅŸarının sırrını üfürüyor: “Kısa, mümkün olduÄŸunca kısa!â€� Malum, hafıza tıkış… Aziz Ferman Toplumun gücü neye yeter? Aziz Ferman - 20/01/2019 Ulus devlet sisteminin ve onun temel ideolojisi olan liberalizmin en önemli baÅŸarılarından biri, devlet karşısında bireyin ve toplumun güçsüz olduÄŸu… Adnan Çelik Kürt aydınlarının siyasi hatıratında 1915 Adnan Çelik - 20/01/2019 Son yüzyılın başından beri Kürt siyasi ve entelektüel yaÅŸamında önemli etkiler bırakmış olan birçok Kürt aydın ve siyasetçisi içinde çok… Zafer Yörük Hrant’ı ‘İki kere öldürmek’ Zafer Yörük - 20/01/2019 Ermeni soykırımı, bir buçuk milyon insanı bulmuÅŸ kurban sayısına, 19 Ocak 2007 günü yine bütün dünyanın gözleri önünde, bir kiÅŸiyi… Konuk Yazar GeçmiÅŸten bugüne, bugünden geleceÄŸe Konuk Yazar - 20/01/2019 Nurhak Kılagöz* Tarih boyunca insanlık, geleceÄŸin daha özgür ve güzel yaÅŸanması adına dönemin ihtiyaçlarına uygun mücadele etmiÅŸ, büyük bedeller ödeyip… Tarihin Bellegi Åžimdikiler onun eline su dökemez! Tarihin Bellegi - 20/01/2019 Seçimler yaklaşırken ve Türkiye 165 yaşındaki seçmenlerle, içinde bin kiÅŸinin yaÅŸadığı evlerle tanışırken, o büyük insanı, o muhteÅŸem varlığı anmazsak… Gazetemize ulaÅŸmak için tıklayınız… Birinci sayfa Diyarbakır ses verdi Yazarlar * İçeriden İzmir-Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi İçeriden * Arif Altan Herkesten alacaklı Arif Altan * Aziz Ferman Toplumun gücü neye yeter? Aziz Ferman * Adnan Çelik Kürt aydınlarının siyasi hatıratında 1915 Adnan Çelik * Zafer Yörük Hrant’ı ‘İki kere öldürmek’ Zafer Yörük * Konuk Yazar GeçmiÅŸten bugüne, bugünden geleceÄŸe Konuk Yazar * Tarihin Bellegi Åžimdikiler onun eline su dökemez! Tarihin Bellegi RÖPORTAJ ‘Sözün yerini ÅŸiddet aldı’ YENİ YAÅžAM GAZETESİ @ 2018. Tüm hakları saklıdır. * Künye * Hakkımızda