JavaScript is turned off in your web browser. Turn it on to take full advantage of this app. gazete duvar gazete duvar gazete duvar Open ____________________ ARA * facebook * twitter open * ANA SAYFA * FORUM * POLİTİKA * SPOR * BİLİM * SAĞLIK * EKONOMİ * SİNEMA * TEKNOLOJİ * DERGİ * ANALİZ * BİLİM * DERGİ * DÜNYA * DÜNYA FORUM * EKONOMİ * FORUM * GALERİ * GÜNDEM * GÜNÜN KARİKATÜRÜ * HAYAT * KÜLTÜR-SANAT * KİTAP * POLİTİKA * SAĞLIK * SEYAHAT * SPOR * SİNEMA * TEKNOLOJİ * TÜRKİYE * VİDEO * YAZARLAR * YENİ ÇIKAN KİTAPLAR Ana Sayfa Yazarlar [INS: :INS] [INS: :INS] [INS: :INS] Ferdinand: Tuhaf bir kaçış öyküsü Bu kaçış öyküsü çok derinlerdeki bir çağrıyı yeniden duyulur hale getirmişti bizim için. Ferdinand’ın yaşadıkları sembolik çağrışımlara çokça fırsat yaratan bir firar eylemiydi aslında. Pazar yeri, sahip, ip, kaçış, deniz -ki enginliktir – ve uzaklar kilit sözcükleriydi bu kaçışın. * Paylaş * * * * * * 05 Eyl 2018 (Son Güncelleme 00:22) Hanife Altuntaş Kurban Bayramı’nın son gününde, haber sitelerinde şaşırtıcı bir gündemle karşımıza çıktı. Anlatılanlara göre, Rize’de hayvan pazarında alıcı bekleyen dana, ipinden kurtulup kaçmayı başarmıştı. Pazar, denizin yakınında mıydı yoksa zavallı hayvan can havliyle uzun mesafeler koşarak denizin yolunu içgüdüsel mi buldu bilmiyoruz ama o devasa cüssesiyle kendini Karadeniz’in pek de sakin olmayan sularına bıraktığından eminiz. Bayramın son günü Trabzon’un Sürmene ilçesinde vatandaşlar denizde yüzen danayı yetkililere haber verince, sahil güvenlik devreye girip sudan çıkmaya pek de niyeti olmayan hayvanı sahile çekmeyi başardı ve sahibine teslim etti. Haberlerde okuduğumuz buydu ve içimizde onun kurtulmuş olmasının sevinci, yakalanmış olmasının getireceği akıbetin korkusuna karışmıştı. Bayramın son günüydü ve hâlâ kurban edilebilirdi. Danayı elinden kaçırarak zarar eden sahibi, bunu acilen tazmin etmek isteyebilirdi. Sevincimiz kursağımızda, elimiz yüreğimizde beklemeye başladık. [INS: :INS] Yazgının dayattığına karşı çıkan, kendisi için hazırlanmış sona razı gelmeyen, kaçan, uzaklaşan ve başka bir var olma fırsatını yaratan bu hayvanın bizde yarattığı duygu hali aslında ve büyük ölçüde bunun kendi insan hallerimizde karşılık bulan bir firar eylemi olmasındandı belki de. Haberi ilk okuduğumda bu hayvanın tam da kesim anında kaçtığını düşünmüştüm. Çünkü sadece ölümle yüzleşmek varlığın kendine ve doğasına rağmen öngörülemez bir eyleme girmesini açıklayabilirdi. Bir pazar yerinde onlarca diğer hayvanla ortak yazgı paylaşan, kurban için seçilip bayramın ilk günü kesilecek bir hayvanın ancak çok sezgisel olarak kaderinin farkında olabileceğini söylemek kimilerine abartılı gelebilir ama ölüm karşısında her türden yaşamsal varoluş biçimi çoğunlukla düşündüğümüzden daha uyanıktır. Bu hayvanlara bakıp sadece küçükbaş, büyükbaş kurbanlıklar, mallar, sermaye ve et görenler için söylenenler elbette çok anlamlı değildir. Ama bu dananın kaçışı hepimize ve özellikle böyle düşünenlere yeni bir anlayış ve bakış açısını çağıran, hissettiren, sezdiren bir hal yaratma fırsatı değilse de nedir ki? Elimiz yüreğimizde bekledik… Tam bu esnada, dananın ve endişelerimizin kurtarıcısı ortaya çıktı. Haluk Levent’ in çabaları sonucu, ismini vermeyen iki kişi danayı sahibinden satın aldılar ve kesilmeden, satılmadan yaşayacağı bir ömür için onu İzmir’de bir çiftliğe gönderdiler. [INS: :INS] Üç gün boyunca Karadeniz’in dalgalarında özgürlüğüne, yaşama hakkına yüzen bu kahraman dana, onu diğerlerinden ayıracak ve hikayesine başlık olacak bir isme de kavuştu. Ferdinand… Hepimiz olmasa da bir kısmımız, ipini koparan danadan yanayız demiştik en başından beri. Ferdinand ipini koparmakla kalmayıp, günler süren bir can pazarında ve nereye gideceğini bilmeden attı kendini sulara. Bazen varış yerinizden çok, kaçtığınız, uzaklaştığınız yerdir önemli olan. Hayvan pazarından başka bir yerin varlığının sezgisi ve o akıl almaz hayvani içgüdüsüyle ölümün kokusunu almış olması Ferdinand’ın yazgısını değiştirdi. Biz elimiz yüreğimizde günlerce onun kaderini beklerken aslında beklediğimizin başka bir şey olduğunu çok azımız anlamıştı belki de. Bu kaçış öyküsü çok derinlerdeki bir çağrıyı yeniden duyulur hale getirmişti bizim için. Ferdinand’ın yaşadıkları sembolik çağrışımlara çokça fırsat yaratan bir firar eylemiydi aslında. Pazar yeri, sahip, ip, kaçış, deniz -ki enginliktir – ve uzaklar kilit sözcükleriydi bu kaçışın. Kendimizi nerede konumlandırdığımız, hangi tutku ya da korkunun boynumuzdaki ip, yaşamımızın üzerindeki elin gölgesinin kime ait olduğudur kendimize sormamız gereken sorular. Ferdinand gibi ölümün en yalın anlamıyla yüz yüze gelmemiş olsak bile, türlü ölme biçimlerine ne kadar yakın durduğumuz gerçeğiyle yüzleşmektir belki de. Kime ve neden kurban edildiğimizden daha önemli olan soru, kurban olmak konusunda niye bu kadar istekli olduğumuzdur. İsteğin sönümlenip, sahibin ve ipin ayırdına varmaya başlamak, işin en zor kısmı değildir aslında. Çünkü boynunda bir ip olduğunu bilerek ömür geçirmek, o ipi koparıp gitmekten daha kolay gelir birçok insana. Kurban olmak bilinen yazgının sıcak kucağında sonsuz bir uykuya dalmanın sıcaklığıdır çoğu zaman çünkü. Asıl cesaret- ki Ferdinand bunun dersini vermiştir bize- yazgı sandığın esareti sonlandırmak ve olmak istemediğin yerden varlığın tüm gücüyle uzaklaşıp, bilmediğin sulara dalabilmektir. Çünkü kader denilen şey, senin kendin için yazdığın, sonunu bilmeden, sorgulamadan, güven duygusunu koltuk değneği yapmaksızın çıktığın bir yolculuktur. Ferdinand, kahramanlık öyküsünü bu kez iyi insanların eşlik ettiği bir sonla bitirdi. Onun kadar cesur olabilenlerimiz içinse bitmeyen bir öykü yazdı. __________________________________________________________________ * Forum kategorimiz çok çeşitli türde içeriğe açıktır. Gazete Duvar'ın editoryal politikasıyla uyumlu olmak zorunda değildir. FORUM Niyazi Kızılyürek anlattı: Neden aday oldum? [10s 31d] Kıbrıs'ta dün bir ilk yaşandı: Rum ana muhalefet partisi AKEL, Avrupa Parlamentosu seçim listesinde bir Kıbrıslı Türk'ü aday gösterdi. Adada iki toplum arasında barış yönündeki çabalarıyla tanınan akademisyen Niyazi Kızılyürek, AKEL'in altı adayından biri seçildi. Kızılyürek, neden aday olduğunu Yeni Düzen gazetesine yazdı. Devlet şirket, Erdoğan CEO [22s 36d] Devleti şirket gibi yönetme isteğinin temel nedeni, özellikle ekonomik kararların tek elden ve çok hızlı biçimde alınmak istenmesi. Bunun başka önemli sonuçları da var. Nitekim yasama işlevsiz hale getirilip bakanlıklar da icra memurluğuna dönüştürüldü. Artık yasalar mecliste değil, doğrudan cumhurbaşkanlığı tarafından çıkarılıyor. Ovacık modeli: 'Tek ilçede sosyalizm' [22s 36d] Ovacık örneğini teorize etmenin, buradan başka yerelliklerde de uygulanabilir bir model çıkarmanın sınırları var. Ovacık’ı adeta “tek ilçede sosyalizm” olarak resmetmeye çalışmak ise, reel sosyalizmin mirasını değersizleştiren, anlamsız bir çaba. ABD İran’a saldırır mı? [1g 4s 21d] ABD’nin 2019’da İran’a bir saldırı düzenlemesini olası kılan nedenler aksi yöndekilerden akla daha yakın ve gerçekçidir. Trump’ın ülke içindeki sıkıntıları artmakta, aleyhindeki soruşturmalar sürmekte, hakkındaki iddialar çoğalmaktadır... Hrant Dink cinayetinden önce neler yaşandı? [1g 22s 36d] Hrant Dink’e yönelik 2004 yılı itibari ile başlayan ve zaman içerisinde ağırlaşan tehdit atmosferinin bulunmasına ve bu tehdit atmosferinin yanı sıra Hrant Dink’in öldürüleceğine dair somut bilgi-istihbarat olmasına rağmen devlet görevlileri tarafından Hrant Dink’e yönelik koruma tedbirleri alınmamış, cinayeti tasarlayan örgüte operasyon yapılamamış ve Hrant Dink’in öldürülmesi olanaklı hale getirilmiştir. Ahmet İsvan: CHP’den onurlu belediyecilik [2g 19s 47d] Ahmet İsvan belediyeciliği Türkiye yerel yönetimler ve demokrasi tarihinin yüz akı sayfalarındadır. 1970’lere damgasını vuran halkçı, halktan yana belediyeciliğin destansı bir örneğidir. Bu belediyecilik gücününü halktan alıp yine halk için kullanan, tutarlı, ciddi ve saydamlığın egemen olduğu bir belediyeciliktir. Ahmet İsvan belediyeciliği, neredeyse tüm ülkeye musallat olmuş ‘çalıyor ama çalışıyor’ belediyeciliğinden çıkabilmenin ipuçlarını ve umudunu da sunuyor bize. Bir robotun hayatı var mıdır? - II [3g 22s 36d] Yapay zeka konusunda eserler veren N. Bostrom, E. Yudkowsky gibi önemli teorisyenlere bakılırsa bilinçli bir robot ile insan etik bakımdan -en azından prensipte- eşit olmalıdır. Ne var ki açıklamaya çalışacağım üzere burada ciddi bir kafa karışıklığı yaşandığını ileri sürebiliriz. Yargı böyle buyurdu: Altı cinayette tetiği çekenler var ama fail yok [3g 22s 36d] Geçtiğimiz günlerde Anayasa Mahkemesi Cindi Altın’ın ailesinin yaptığı başvuruya dair “kabul edilemez” kararı vererek, iç hukuk yollarını tamamen kapattı. Oysa Altın’ı öldürenlerin kullandığı suç aleti silah altı farklı cinayette kullanılmış ve bu devlet tarafından tescillenmiş olmasına rağmen “zaman aşımı” gerekçesiyle cinayeti işleyenler cezasızlıkla ödüllendirildi. Yerel yönetimlerde hak mücadelesi [4g 9s 27d] Kentlinin beklentisini göz önünde bulundururken, yurttaşlar bir bütünlük oluştururlarsa kendi çıkarları çatışmaz. Birilerinin çıkarlarının korunması diğerinin çıkarına zarar verebilir. Burada önemli olan çıkar, özgürlük ve haklar olacaktır. Yerel yönetimlerin asli vazifesi sakıncaları önceden görüp engellemektir. Ovacık Belediyesi'nin öğrettikleri [4g 10s 5d] Dün Ovacık’ta toprağa atılan umut; Artvin’in yaylalarında, Gebze’nin fabrikalarında, İzmir’in gecekondularında, Diyarbakır’ın köylerinde yeşerme potansiyeline sahiptir. Bu tohumu büyütüp umudun mekanlarına dönüştürmek de, seçim tartışmalarına heba edip ezmek de sol kesimlerin seçimidir. Bir robotun hayatı var mıdır? - I [4g 22s 36d] Şu durumda robotların hayatta olduğu fikrine mi sahibiz yoksa hayattan beklentimiz olabilmesi için hayatta olmaya gerek yok mu? Sahi, robotlar hayat sahibi olabilir mi? Peki insan açısından ele alırsak, mesela duyguları olan bir seks robotu ya da kendi iradesi olan bir asker robot yapmak, insanlar açısından sorunlu olmayacak mı? Ulus milliyetçiliğe mahkum mu? [4g 22s 36d] Türk milleti Konya’da, Trabzon’da, Afyon’da, Sinop’ta kaybettiğini Şırnak’ın dağlarında, Diyarbakır’ın sokaklarında, üst akılda, Amerika’da, Suriyelilerde, Afrin’de, Kobani’de bulamaz. Sermayeci ve devletçi politikaların sonucunda yitirdiği öz güvenini ve öz gücünü “hırsızlar” icat ederek, başka halklar üzerinde iktidar kurarak geri kazanamaz. ÇOK OKUNANLAR * Orhan Miroğlu: HDP'nin 2 milyon oyuna talibiz * Ovacık modeli: 'Tek ilçede sosyalizm' * 'Derin devlete benzer bir derin aile var' * Bir pilav tarifi izledim ki... * Şol muhalafatın halları * [INS: :INS] YAZARLAR * Aydın Selcen Aydın Selcen Şol muhalafatın halları * Evren Aybars Evren Aybars Bir pilav tarifi izledim ki... * Evrim Altuğ Evrim Altuğ Tamtakır hayat kasasının sevimli hayaletleri * Metin Yeğin Metin Yeğin CHP bir muhalefet partisi mi? * Murat Meriç Murat Meriç Hrant Dink anısına: Bir şarkılı sesleniş… * Onur Salman Onur Salman Akreditasyon mu? Hiç almayayım canım * VİDEOLAR play Canan Güllü: İstismara af, hamile çocukları artırır! play Bayan Değil Kadın... Aysu Melis Bağlan: Potanın perisi varsa potanın cini de olmalı play Latin Amerika'da 'sağ rüzgar': Bolsonaro Türkiye'de aldığımız nefesi tehdit ediyor! play İYİ Parti adayı sosyal medyada gündem oldu play Sezgin Kaymaz: Bir satır sonrayı merak ettiğim için yazıyorum [INS: :INS] DİĞER VİDEOLAR [INS: :INS] gazete duvar * Künye * E-mail * rss feed * facebook * twitter Gazete Duvar’da yayımlanan yazı, haber ve fotoğrafların her türlü telif hakkı AND Gazetecilik ve Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.'ye aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilmeden ve link verilmeden iktibas edilemez. * ANALİZ * BİLİM * DERGİ * DÜNYA * DÜNYA FORUM * EKONOMİ * FORUM * GALERİ * GÜNDEM * GÜNÜN KARİKATÜRÜ * HAYAT * KÜLTÜR-SANAT * KİTAP * POLİTİKA * SAĞLIK * SEYAHAT * SPOR * SİNEMA * TEKNOLOJİ * TÜRKİYE * VİDEO * YAZARLAR * YENİ ÇIKAN KİTAPLAR