#Yeni YaÅŸam Gazetesi » beslemesi Cenaze üzerinden iÅŸkence Pek SaygıdeÄŸer Türkiye Barolar BirliÄŸi BaÅŸkanı, alternate alternate * * Yeni YaÅŸam Gazetesi * Güncel * Kadın * YaÅŸam * Emek-Ekonomi * Politika * Dünya * Kültür * Ekoloji * Karikatür * Yazarlar * Röportaj ____________________ (Submit) Search Yeni YaÅŸam Gazetesi ____________________ (Submit) Search * Güncel * Kadın * YaÅŸam * Emek-Ekonomi * Politika * Dünya * Kültür * Ekoloji * Karikatür * Yazarlar * Röportaj 1. Anasayfa 2. Yazarlar 3. İşçinin görünmezliÄŸi Yazarlar İşçinin görünmezliÄŸi Necati Sönmez Necati Sönmez | 19/09/2018 at 19/09/2018 ShareTweet Bir zamanlar henüz fabrikalar ortada yokken, yoksullar gözden ırak bölgelerde yaÅŸardı. Ulaşımın da zor olduÄŸu bir çaÄŸda köylerin gelen gideni olmaz -vergi tahsildarları hariç-, kendi sefaletleriyle kavrulup giderlerdi. Oysa dönemin sanatçılarına bakılırsa, kırda yaÅŸam pek romantik bir ÅŸeydi. Åžehirde oturan yazar, ÅŸair ve ressamların yakından gözlemlemedikleri, en iyi ihtimalle ara sıra ziyaret ettikleri kır yaÅŸantısını pastoral bir fanteziye dönüştürmekte üstüne yoktu. Sonra sanayi devrimi geldi ve o yoksullar ÅŸehirlerin kıyısında yükselen fabrikalara aktı. Tarlalarda sürünmektense fabrikada ömür tüketmeyi tercih eden bu kuru sıska insanlar bir anda görünür olmaya baÅŸladı. Esas olarak saray çevresinde/himayesinde icra edilen sanatın kadrajına girmeleri yine de çok kolay olmadı. William Blake, onları edebiyata sokan ilk kalemlerden biri oldu. Her gün önünden geçip giden amele yığını içinde en masum ve savunmasız olanları, çocukları gözüne kestirdi o da. Fabrikaların ve zengin evlerin kömürle islenmiÅŸ bacalarını temizlemek üzere satılan yoksul çocuklar (ufak tefek bedenleriyle bu iÅŸ için biçilmiÅŸ kaftandı!) hakkında “Baca Temizleyicisiâ€� ÅŸiirini yazdı. Öksüz bir çocuÄŸun öz babası tarafından üç kuruÅŸ karşılığı, üstelik hastalıkla ömrünü kısaltacak bir iÅŸe koÅŸulmasına hangi yürek dayanır ki? (Asırlar sonra bir Türk ÅŸairi enteresan bir antitezle “En mutlu insanlar belki de / baca temizleyicileridirâ€� diye güzelleme yapacaktı bu berbat ötesi mesleÄŸe.) Kurmaca edebiyat da, özü itibariyle bir orta sınıf anlatısı olarak ortaya çıkmış, romanda -yanlış bilmiyorsam- ancak 19. yüzyılda işçi hikayeleri belirmeye baÅŸlamıştı. ABD’de John Steinbeck, John Dos Passos gibi yazarlar, Rusya/SSCB’de Maksim Gorki’ler toplumsal adaletsizliÄŸi en alttakilerin gözünden yansıttılar, ama edebiyat külliyatı içinde ufak bir azınlık olarak kaldılar. FotoÄŸraf ve sinemanın icadı ile işçilerin görüntüsü biraz daha netlik kazanır gibi oldu. Lumiere KardeÅŸlerin yeni oyuncakları ile çektiÄŸi ilk görüntülerden biri fabrikadan çıkan işçilere dairdi. HoÅŸ, gerçi kendi babalarının fabrikasından çıkan işçileri çekmiÅŸlerdi ama o da bir ÅŸeydi. Sinemanın işçilere ilk bakışı, patron sınıfının gözünden oldu kısacası. Lumiere’ler sinematoÄŸraflarını o işçilerin evine sokmayı hiçbir zaman düşünmedi. Fransız orta sınıfının yaÅŸamını (ki izleyicileri de onlardı) ve dünyanın dört bir yanındaki ‘ilgiye deÄŸer’ güzellikleri kayda almayı tercih etti. Ardından gelen meslektaÅŸları ise, kameralarını daha ziyade soylulara, yönetici kastına, askeri törenlere, sportif etkinliklere vs. yöneltecekti. Bu iÅŸi finanse edecek para bu taraftaydı, o taraf ise arayıp da bulamadığı propaganda imkanını hareketli görüntüde bulacaktı. FotoÄŸrafçılara gelince, yoksullar onlara eÅŸsiz bir görsel malzeme sundu. Yoksulluk pornografisinden ekmek yiyen o kadar fotoÄŸrafçı türedi ki, sefalet baÅŸlı başına bir sektör haline geldi. FotoÄŸraf ve işçi karşılaÅŸmasından, imajının ardındaki yaÅŸamı asla merak edilmeyen devasa bir kavruk yüzler antolojisi çıktı ortaya. Sinemada dönem dönem işçilerin yaÅŸamını gerçekçi biçimde yansıtan filmler yapılmadı deÄŸil, ama işçileri yoksulluÄŸundan ve sömürü mekanizmasından yalıtan kliÅŸe karakterler çok daha yaygındı. Bugünkü filmlere ve dizilere bakın; kazara bir emekçi karakterle karşılaÅŸsanız bile, evine girdiÄŸiniz anda adeta bir orta sınıf hayatı yaÅŸadığını görürsünüz. Evler asla işçi evi deÄŸildir, açlık çekmezler, ödenmemiÅŸ kira borçları yoktur, kışın ısınma sorunu yaÅŸamazlar, vs. Televizyonu geçelim, günümüzde Ken Loach gibi bir kaç yönetmen olmasa, işçilerin/iÅŸsizlerin sinema salonlarında da esamesi okunmayacak. İçinde bulunduÄŸumuz neoliberal dönemde işçi sınıfının ayağı sinemadan da medyadan da çekiliverdi evet, ama günümüz Türkiye’sinde sanki daha da görünmez hale geldi. Sineması bu denli üretken bir ülkede yaÅŸanan onca işçi kıyımını, tersane cinayetlerini, her sektörde artan işçi ölümlerini, madencilerin feci çalışma ÅŸartlarını, Soma gibi insanlık suçlarını, kısacası vahÅŸi liberalizmin ölümcül çarklarını dert edinen kaç film geliyor aklınıza, belgeseller dışında? (Yüzlerce film içinde iki istisna, “Babamın Kanatlarıâ€� ve “Nefesim Kesilene Kadar”) Toplumsal eÅŸitsizliklere duyarlı kesimin gözünde bile, emekçiler ancak isyan edince görünür hale geliyor. Mevsimlik işçiler balık istifi tıkıştırıldıkları araçlarda ezilip ölünce haber olabiliyor, hatta olamıyor bile. Can pazarını geçelim, yeni eÄŸitim yılı baÅŸlarken mevsimlik işçi çocuklarının okul meselesine haber deÄŸeri atfeden kaç gazeteci kaldı? Medyada ÅŸirket haberlerine, borsaya, kurlara ayrılan yer ile işçilere ayrılan yer arasındaki uçurum, her ÅŸeyi açıklıyor. Åžimdi, işçilere reva görülen kölelik düzeninin en çıplak hali, 3. havalimanı ÅŸantiyesindeki direniÅŸle bir anda görünür oldu. Buna karşın iktidar ve patronlar, ÅŸimÅŸek çakımıyla ortaya çıkan görüntünün aynı hızla kaybolması için elinden geleni yapıyor. Tüm gayretleri, işçilerin sorunlarını halletmek yerine, onları yeniden görünmez kılmaya, üstlerine kalın bir örtü çekmeye yönelmiÅŸ durumda. Çünkü işçinin durumu görünür olursa kanlarını emen asıl tahtakurularının kim olduÄŸu da ucundan gözükecek. Medyadakiler hemen kendilerini belli etti bile… O tahtakurularını hayatımızdan temizlemeden ne işçilere ne de bize rahat var. Blake’in dizeleriyle noktalayalım sözü: “Şarkı söyleyip mutlu göründüğüm için Sandılar ki bir kötülük yok yaptıklarında Şükretmeye gittiler, Tanrı’ya, rahibe, krala Acılarımız üstüne cenneti kuranlara.â€� (Çev. Tozan Alkan) * PaylaÅŸ: * * * * * Necati Sönmez Necati Sönmez Previous Post Next Post DiÄŸer BaÅŸlıklar İçeriden İzmir-Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi İçeriden - 20/01/2019 İzmir-Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi’nin Aralık 2018’e ait hak ihlalleri raporunda ÅŸunlar belirtiliyor: Silivri Kapalı Cezaevi’nden 3 Aralık 2018… Arif Altan Herkesten alacaklı Arif Altan - 20/01/2019 Her ÅŸeyin çabucak olup bittiÄŸi bir dünya. Zamanın hükümran sesi baÅŸarının sırrını üfürüyor: “Kısa, mümkün olduÄŸunca kısa!â€� Malum, hafıza tıkış… Aziz Ferman Toplumun gücü neye yeter? Aziz Ferman - 20/01/2019 Ulus devlet sisteminin ve onun temel ideolojisi olan liberalizmin en önemli baÅŸarılarından biri, devlet karşısında bireyin ve toplumun güçsüz olduÄŸu… Adnan Çelik Kürt aydınlarının siyasi hatıratında 1915 Adnan Çelik - 20/01/2019 Son yüzyılın başından beri Kürt siyasi ve entelektüel yaÅŸamında önemli etkiler bırakmış olan birçok Kürt aydın ve siyasetçisi içinde çok… Zafer Yörük Hrant’ı ‘İki kere öldürmek’ Zafer Yörük - 20/01/2019 Ermeni soykırımı, bir buçuk milyon insanı bulmuÅŸ kurban sayısına, 19 Ocak 2007 günü yine bütün dünyanın gözleri önünde, bir kiÅŸiyi… Konuk Yazar GeçmiÅŸten bugüne, bugünden geleceÄŸe Konuk Yazar - 20/01/2019 Nurhak Kılagöz* Tarih boyunca insanlık, geleceÄŸin daha özgür ve güzel yaÅŸanması adına dönemin ihtiyaçlarına uygun mücadele etmiÅŸ, büyük bedeller ödeyip… Tarihin Bellegi Åžimdikiler onun eline su dökemez! Tarihin Bellegi - 20/01/2019 Seçimler yaklaşırken ve Türkiye 165 yaşındaki seçmenlerle, içinde bin kiÅŸinin yaÅŸadığı evlerle tanışırken, o büyük insanı, o muhteÅŸem varlığı anmazsak… Gazetemize ulaÅŸmak için tıklayınız… Birinci sayfa Diyarbakır ses verdi Yazarlar * İçeriden İzmir-Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi İçeriden * Arif Altan Herkesten alacaklı Arif Altan * Aziz Ferman Toplumun gücü neye yeter? Aziz Ferman * Adnan Çelik Kürt aydınlarının siyasi hatıratında 1915 Adnan Çelik * Zafer Yörük Hrant’ı ‘İki kere öldürmek’ Zafer Yörük * Konuk Yazar GeçmiÅŸten bugüne, bugünden geleceÄŸe Konuk Yazar * Tarihin Bellegi Åžimdikiler onun eline su dökemez! Tarihin Bellegi RÖPORTAJ ‘Sözün yerini ÅŸiddet aldı’ YENİ YAÅžAM GAZETESİ @ 2018. Tüm hakları saklıdır. * Künye * Hakkımızda